BÖLÜM 10: AÇIK EĞİTİM TRENDLERİ

10.1 AÇIK ÖĞRENME

Şekil 10.1 “Yalnızca her çocuğun nitelikli eğitim almasını görmek isteyen ve buna kendini adamış, biraz da inatçı bir insanım…”
Malala Yousafzai’nin Nobel Barış Ödülü’nü alması üzerine yaptığı konuşma, 2014. Konuşmayı izlemek için resmin üzerine y-tıklayınız.

Açık eğitim kaynakları (AEK) ve KAÇD’lerin de etkisiyle, son yıllarda açık öğrenmeye olan ilgi artmıştır. Açık eğitim kaynakları ve KAÇD’ler kendi içlerinde önemli gelişmeler olsa da, bir bütün olarak eğitim üzerindeki etkisi çok daha büyük olacak açık eğitimdeki gelişmeleri gölgede bırakmaktadır. Bu nedenle, bir adım geriye gidip yalnızca açık eğitim kaynakları ve KAÇD’leri değil genel anlamda açık öğrenmeyi iyice anlamak gerekmektedir. Böyle bir anlayış, açık eğitimdeki  gelişmeleri ve bu gelişmelerin gelecekte öğrenme ve öğretme üzerinde sahip olacağı etkiyi daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.

10.1.1 Kavram olarak açık eğitim

Açık eğitim, farklı biçimlerde karşımıza çıkabilir:

  • herkes için eğitim: genellikle finansmanı devlet tarafından karşılanan ve belli bir bölgede yaşayan herkesin ilk, orta ve yükseköğretime ücretsiz olarak veya çok düşük bir ücretle erişebilmeleri
  • geçerliliği kabul edilmiş yeterlilikleri kazandırmayı hedefleyen programlara açık erişim  (Genelde ulusal açık üniversiteler tarafından verilir. Son dönemde OERu oluşumu da vermektedir)
  • formal kredisi olmayan ders ve programlara açık erişim (Ders veya programın başarıyla tamamlanması sonucunda rozet veya sertifika verilebilir. KAÇD’ler buna iyi bir örnektir)
  • öğretmen ve öğrencilerin ücretsiz olarak kullanabildikleri açık eğitim kaynakları (MIT’de verilen derslerin video kayıtlarının ve dersi destekleyici materyallerin ücretsiz olarak indirilip kullanılabileceği MIT Açık Ders Malzemeleri iyi bir örnektir)
  • öğrencilerin ücretsiz kullanımına açık ders kitapları
  • araştırma raporları ve makalelerin ücretsiz olarak indirilebildiği açık araştırma
  • atıfta bulunma ve paylaşma koşulları sağlandığı takdirde herkesin kullanımına, yeniden kullanımına ve paylaşımına açık veri

Bölüm 5’de incelenen KAÇD’ler haricinde, bu gelişmelerin her biri aşağıda detaylı olarak ele alınacaktır.

10.1.2 Herkes için eğitim – yükseköğretim hariç

Açık eğitim temelde bir amaçtır, ya da bir eğitim politikası… Açık eğitimin en olmazsa olmaz özelliği, öğrenmenin önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bunun anlamı okula gitmek için önceden sahip olunması gereken bir takım ön yeterliklerin olmaması, cinsiyet, yaş veya inanç ayrımının yapılmaması, herkesin eğitimi maddi olarak karşılayabilmesi ve engelli öğrenciler için eğitimin söz konusu engellerin üstesinden gelecek şekilde yapılandırılarak (görme engelli öğrenciler için ses kayıtlarının kullanılması gibi) erişilebilir kılınmasıdır. İdeal bir dünyada, hiç kimsenin açık eğitim programlarına erişiminin reddedilmemesi gerekir. Dolayısıyla, açık öğrenme hem esnek hem de ölçeklenebilir olmalıdır.

Devlet tarafından finanse edilen eğitim, açık eğitimin en kapsamlı ve en yaygın biçimidir. Örneğin İngiliz hükümeti 1870 Eğitim Yasası’nı kabul ederek İngiltere ve Galler’deki 5-13 yaş arası tüm çocukların okullaşması için gerekli çerçeveyi yasalaştırmıştır. Ebeveynlerin ödemesi gereken bir takım ücretler vardıysa da, bu yasayla eğitim finansmanının büyük ölçüde vergilerden karşılanacağı ve hiçbir çocuğun eğitim hakkının ekonomik nedenlerle elinden alınamayacağı öngörülmüştür. Yasaya göre, okullar, seçimle göreve gelen yerel okul kurulları tarafından yönetilecekti. Zaman geçtikçe, ekonomik olarak gelişmiş ülkelerde devletin finanse ettiği eğitimin kapsamı 18 yaşına kadar olan bütün çocukları kapsayacak şekilde genişlemiştir. UNESCO’nun Herkes İçin Eğitim (Education for All – EFA) hareketi, 164 ulusal hükümet tarafından desteklenen ve tüm çocuklara, gençlere ve yetişkinlere kaliteli temel eğitim verilmesine yönelik küresel bir taahhüt niteliği taşımaktadır. Buna rağmen, dünya üzerinde bugün halen daha milyonlarca çocuk eğitim sisteminin dışında kalmış durumdadır.

Yükseköğretime erişim, kısmen maddi sebeplerle kısmen de liyakat açısından çok daha sınırlı olmuştur.  Üniversiteler, kendilerine başvuran kişilerin daha önceki okullardaki sınavlarda veya kurumsal giriş sınavlarında elde ettikleri başarılarla belirlenen akademik standartları karşılamalarını beklemiştir. Böylece, elit üniversiteler öğrenci kabulünde çok seçici hale gelmişlerdir. Bununla birlikte, II. Dünya Savaşı’ndan sonra gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerde hem sosyal hem de ekonomik nedenlerle eğitimli bir nüfusa olan talep üniversitelerin sayısının ve yükseköğretimin kapsamının aşamalı olarak artmasıyla sonuçlanmıştır. İstatistiklere göre, OECD’ye üye çoğu ülkede yaş grubunun kabaca yüzde 35 ila 60’ı bir yükseköğretim kurumuna devam edecektir. Özellikle de içinde yaşadığımız dijital çağda nitelikli çalışanlara talep giderek artıyor ve en iyi işlerin büyük çoğunluğuna açılan tek kapı da yükseköğretim… Bu nedenle de, yükseköğretime tam ve açık erişimle ilgili baskı da paralel olarak artmaktadır.

Bununla birlikte, Bölüm 1’de gördüğümüz gibi, erişimin artan talebi karşılayacak şekilde genişletilmesi hükümetler ve vergi mükellefleri üzerindeki finansal yükü de artırmaktadır. 2008 yılında yaşanan mali krizi takiben, ABD’deki birçok eyalet ciddi mali sıkıntı içerisine girmiş ve sonuç olarak ABD’nin yükseköğretim sisteminde büyük kısıntıya gidilmiştir. Dolayısıyla, hükümetler ve kurumlar, çaresizce finansmanı artırmadan erişimi artırmaya yönelik çözümler aramaya başlamışlardır. İşte, son dönemde açık eğitime olan ilginin arka planındaki çerçeve budur.

Sonuç itibariyle, ‘açık’ giderek daha fazla (ve belki de yanıltıcı olarak) ‘özgür’ veya ‘ücretsiz’ ile ilişkilendirilmektedir. Açık materyaller kullanıcılar (öğrenciler) için ücretsiz olsa da, açık eğitimin hayata geçirilmesi ve dağıtımı ile öğrencilerin desteklenmesi için bir takım gerçek masraflar bulunmakta ve bu masrafların bir şekilde karşılanması gerekmektedir. Nitekim, finansmanı kamu kaynaklarından sağlanan sürdürülebilir ve uygun bir eğitim sistemi, halen daha herkese kaliteli eğitim sağlamanın en iyi yoludur. Açık eğitimin diğer biçimleri, yükseköğretime tamamen açık erişim amacına ulaşmada atılan adımlardır.

10.1.3 Yükseköğretimde açık erişim

1970’lerde ve 1980’lerde, giriş için herhangi bir ön yeterlik talep etmeyen veya düşük bir ön yeterlik düzeyi talep eden açık üniversitelerin sayısında hızlı bir artış oldu. Örneğin Birleşik Krallık’ta 1969 yılında ortaöğretimi tamamlayan öğrencilerin yüzde 10’undan azı üniversiteye gidiyordu. İngiliz hükümeti, herkese açık bir uzaktan eğitim üniversitesi olan Açık Üniversite’yi o zaman kurmuştu. Açık Üniversite, özel olarak tasarlanmış basılı metinler, televizyon ve radyo yayınları ve temel dersler için geleneksel üniversitelerde bir haftalık yatılı yaz kamplarını kullanarak eğitim veriyordu (Perry, 1976). Açıldığı 1971 yılında 25 bin öğrenciyle başlayan Açık Üniversite’nin bugün 200 binden fazla kayıtlı öğrencisi bulunmaktadır. Açık Üniversite, Hükümetin kalite güvence ajansları tarafından eğitim-öğretim açısından Birleşik Krallığın ilk on üniversitesi içinde, araştırma açısından ise ilk 30 üniversitesi içinde yer almaktadır. Öğrenci memnuniyeti açısından bakıldığında ise, 180’den fazla üniversite içerisinde birinci sıradadır. Bugün, Açık Üniversite’te kayıtlı 200 binden fazla öğrenci bulunmaktadır. Ancak, kurumun devlet hibeleri ve fonları tarafından finansmanı artık yeterli olmayıp, öğrencilerin farklı bir takım ücretler ödemesi gerekmektedir.

Bugün dünya üzerinde, Kanada da dahil (Athabasca Üniversitesi ve Téluq), devlet tarafından finanse edilen yaklaşık 100 açık üniversite bulunmaktadır. Bu açık üniversiteler, genellikle, çok büyüktür. Çin Açık Üniversitesi’nin bir milyondan fazla lisans öğrencisi ve 2.4 milyon lise öğrencisi vardır. Türkiye’deki Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi’ne ise 1.2 milyon öğrenci kayıtlıdır. Benzer şekilde Endonezya’daki Açık Üniversite’nin (Universitas Terbuka) yaklaşık yarım milyon, Güney Afrika Üniversitesi’nin ise 350 bin kayıtlı öğrencisi bulunmaktadır. Lisans derecesi veren bu büyük ulusal açık üniversiteler, aksi takdirde yükseköğretime erişim sağlayamayacak olan milyonlarca öğrenciye çok değerli bir hizmet sunmaktadır (konuyla ilgili kapsamlı bir değerlendirme için bkz. Daniel, 1998).

ABD’de devlet tarafından finanse edilen bir açık üniversite yoktur. KAÇD’lerin ABD’de bu kadar dikkat çekmesinin ve ilgi görmesinin bir nedeni de budur. Western Governors’ Üniversitesi bir açık üniversiteye en yakın yükseköğretim kurumudur. Phoenix Üniversitesi gibi kar amacı güden üniversiteler de, özel sektördeki bu açığı kapatmaktadır.

Genellikle kendi diplomalarını veren ulusal açık üniversitelerin yanı sıra, bir de OERu’dan bahsetmek gerekir. İngiliz Uluslar Topluluğu ve ABD üniversitelerinden oluşan uluslararası bir konsorsiyum olan OERu’nun sunduğu açık erişim derslerle, öğrenciler ya aldıkları derslerin kredisini ortak üniversitelerden herhangi birinde saydırabilmekte ya da kredilerini en fazla krediyi aldıkları üniversiteden bir lisans diplomasına dönüştürmelerine izin vermektedir. Öğrenciler, ders değerlendirmesi için bir ücret ödemektedir.

Açık, uzaktan, esnek ve çevrimiçi öğrenmeyi ‘en saf’ haliyle çok nadiren bulabiliriz. Hiçbir öğretim sistemi tamamen açık değildir. Örneğin, tüm öğretim sistemleri için asgari bir okuryazarlık düzeyi gerekir. Yani, açık-lığın dereceleri vardır. Açık-lığın, teknoloji kullanımına yansımaları daha özeldir. Hiç kimsenin erişiminin kısıtlanmayacağı söyleniyorsa, herkesin erişimine açık teknolojilerin kullanılması gerekir. Bir eğitim kurumu öğrencilerini seçerken özellikle seçici davranıyorsa, uzaktan eğitim teknolojisinin seçiminde daha fazla esnekliğe sahiptir. Örneğin, çevrimiçi veya harmanlanmış bir ders almak isteyen tüm öğrenciler, kendi bilgisayarlarının ve İnternet bağlantılarının olmasını talep edebilir. Ancak, kurumun sorumluluğu bütün öğrencilere açık olmaksa bunu yapamaz. Gerçekten açık üniversiteler, teknolojinin eğitsel uygulamalarında her zaman biraz geride kalacaktır.

Çoğu açık üniversitenin başarısına rağmen, açık üniversiteler kampüs eğitimi veren yükseköğretim kurumlarının statüsüne sahip değillerdir. Açık üniversitelerde, programı bitirme veya mezuniyet oranları genellikle çok düşüktür. İngiltere’deki Açık Üniversite’ye devam eden öğrencilerin programı bitirme oranı yüzde 22’dir (Woodley & Simpson, 2014); ancak buna rağmen, programların bütünü düşünüldüğünde çoğu KAÇD’nin bitirme oranından hala daha yüksektir.

Son olarak, açık üniversitelerin bazıları 40 yıldan fazla süredir hizmet vermektedir ve kısmen büyük ölçekli olmaları ve basılı materyal ya da yayın gibi daha eski teknolojilere yapmış oldukları eski yatırımların büyüklüğü kısmen de son teknolojilere sahip olmayan potansiyel öğrencilerin erişimini reddetmediklerinden, teknolojideki değişikliklerle kısa sürede uyum gösterememektedirler. Dolayısıyla, günümüzde açık üniversiteler hem açık öğrenme pazarının bir kısmını ele geçiren geleneksel üniversiteler hem de bir sonraki kısmın konusu olan açık eğitim kaynakları ve KAÇD’ler gibi yeni gelişmeler tarafından tehdit altındadır.

Etkinlik 10.1 Yükseköğretim isteyen herkese ‘açık’ olmalı mıdır?

1. Yükseköğretime erişim herkese açık olmalı mıdır?

Eğer evet ise, bu ilkeye eklenebilecek makul sınırlamalar neler olabilir?

Yükseköğretime açık erişim sağlanmasında hükümetin rolü (varsa) nedir?

Bu sorunun ilk kısmına yanıtınız hayır ise, neden ilk ve ortaöğretim açık olmalı ancak yükseköğretim açık olmamalıdır? Neden yalnızca para mıdır, yoksa başka sebepler de var mıdır?

2. Dijital çağda açık üniversitelerin varlığı devam etmeli midir?

Kaynakça

Daniel, J. (1998) Mega-Universities and Knowledge Media: Technology Strategies for Higher Education. London: Kogan Page

Perry, W. (1976) The Open University Milton Keynes: Open University Press

Woodley, A. and Simpson, O. (2014) ‘Student drop-out: the elephant in the room’ in Zawacki-Richter, O. and Anderson, T. (eds.) (2014) Online Distance Education: Towards a Research Agenda Athabasca AB: AU Press, pp. 508

Lisans

 Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisans için ikon

Dijital Çağda Öğretim Copyright © by A.W. (Tony) Bates is licensed under a Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisans, except where otherwise noted.

Bu Kitabı Paylaş

Geri bildirim / Hatalar

Yorumlar kapalıdır.