BÖLÜM 2: BİLGİNİN DOĞASI VE ÖĞRETİM SÜRECİ

2.8 ÖZET

Bu bölümde öğrenme ve öğretmeyi etkileyen epistemolojik yaklaşımlardan yalnızca birkaçını seçtim. Daha da fazla seçebilirdim. Teknolojiler, inanca dayalı bir başka epistemolojik yaklaşımı yansıtırlar. Skolastik düşüncenin ögelerine, Oxford ve  Cambridge gibi elit üniversitelerde ve bu üniversitelerin öğretim sistemlerinde hala rastlanmaktadır.

Günümüzde öğretmeyi etkileyen farklı epistemolojiler olduğu görülmektedir. Dahası, öğrencileri hayrete düşüren ve kafalarını karıştıran bir durum olsa da, öğretmenlerin farklı epistemolojik duruşları vardır; hem de yalnızca farklı konu alanları arasında değil, aynı konu alanı içerisinde bile… Örneğin psikoloji ve ekonomi gibi konu alanları, öğretim programının farklı yerlerinde farklı epistemolojik temellere dayanabilir. İstatistikte geçerlik, Freud’çu analizde veya yatırımcı davranışlarını etkileyen davranışsal faktörlerde olduğundan daha farklıdır. Epistemolojik duruş öğrencilerle nadiren tartışılan bir şeydir, aynı konu alanı içerisinde bile tutarlı değildir ve birbirinden ayrışık değildir. Örneğin bir öğretmen yeni öğrencilerle daha nesnelci bir yaklaşım kullanmayı tercih edip, öğrenciler bir konuya ilişkin temel olguları ve kavramları nesnelci bir yaklaşımla öğrendikten sonra daha yapılandırmacı bir yaklaşımla devam edebilir. Hatta aynı ders içerisinde bile epistemolojik duruşunu değiştirebilir, ki öğrencilerin kafası bu durumda biraz karışacaktır.

Bu noktada, herhangi bir epistemolojik yaklaşımın tarafında olduğumu söyleyemem (ama genellikle daha yapılandırmacı bir felsefeyi yeğlerim). Yukarıda bahsettiğimiz epistemolojik duruşlar arasında herhangi biri savunulabilir veya eleştirilebilir. Ancak bunu yaparken, bilginin ve öğretme eyleminin saf ve nesnel birer kavram olmadığını, bilginin doğasına ilişkin farklı değerler ve inançlardan büyük ölçüde etkilendiğini akılda tutmak gerekir.

Bugün akademik bilginin gereğinden fazla ağdalı olduğu, anlama katkısı olmadığı ve yerini ağsal öğrenmeye veya daha uygulamalı öğrenmeye bırakmakta olduğuna dair tartışmalar devam etmektedir. Benim bu bağlamda savunduğum şey, akademik bilginin sürdürülmesi ve daha da geliştirilmesi için güçlü gerekçelere sahip olduğumuz, ancak elbette ki öğrenmenin içeriğinin yanı sıra beceri gelişimine de yoğunlaşmamız gerektiğidir.

Farklı öğrenme kuramları, bilginin doğasına karşı farklı duruşlarla yansır. Bağlantıcılık haricinde, bu bölümde özetlenen öğrenme kuramlarının her birini destekleyecek bir deneysel kanıt bulunmaktadır. Bu kuramlar insanın öğrenme eylemine ilişkin farklı yol ve yöntemler önerse de, öğretmenlere veya eğitmenlere nasıl öğreteceklerini kendiliğinden söylemezler. Aslına bakılırsa davranışçı, bilişselci ve yapılandırmacı kuramların tümü, eğitim dışında deneysel psikoloji, sinir bilim ve psikoterapi laboratuvarlarında geliştirilmiştir. Eğitimciler bu kuramları eğitimsel bir deneyim içerisinde uygulamak suretiyle, kuramdan uygulamaya nasıl geçeceklerini çözmek zorunda kalmışlardır. Diğer bir deyişle, bu öğrenme kuramları üzerinde yapılandırılan öğretim yöntemlerini geliştirmek zorunda kalmışlardır.

Bir sonraki bölümde, geliştirilen bir dizi öğretim yönteminden, bu yöntemlerin epistemolojik dayanaklarından ve dijital çağda öğretme üzerine etkilerinden bahsedilecektir.

Anahtar Noktalar

  1. Öğretmek, oldukça karmaşık bir iştir. İçinde bulunulan duruma, konu alanına ve öğrencilere göre çeşitlendirilmesi ve uyarlanması gerekir. Büyük genellemeler yapmak için uygun değildir. Yine de en iyi uygulamalara, kuram ve araştırmalara dayalı olarak bir takım rehber ilkeler verilebilir. Bu rehber ilkeler, daha sonra yerel koşullara göre uyarlanır veya değiştirilir.
  2. Öğretme yaklaşımımızı, alandaki diğer uzmanlar tarafından da paylaşılan temel inanç ve değerler belirler. Belli bir konu alanında ‘uzman’ olmanın en gerekli bileşenleri olarak görülse de, genellikle örtük olan bu inanç ve değerlerimizi öğrencilerimizle paylaşmayız.
  3. Akademik bilginin diğer bilgi türlerinden farklı olduğu öne sürülmektedir. Bu, dijital çağda çok daha geçerli hale gelen bir görüştür.
  4. Bununla birlikte, günümüz toplumunda önemli olan tek bilgi türü akademik bilgi değildir. Biz öğretmenlerin, diğer bilgi türlerinden ve bu bilgi türlerinin öğrencilerimiz için potansiyel değerinin ve öneminin farkında olmamız ve öğrencilerimizin dijital çağda ihtiyaç duyacağı içerik ve becerileri onlara sağlıyor olmamız gerekir.

Etkinlik 2.9 Hangi öğrenme kuramını nasıl seçeriz?

Entwistle’a (2010) göre, ‘bir kanıtı ne kadar dikkate almamız gerektiğini veya bir kuramın pedagoji açısından ne kadar değerli olacağını düşünürken sormamız gereken bir takım önemli sorular vardır. Örneğin:

  • Kuram, eğitimsel koşullar içerisinde toplanan verilerden veya gözlemlerden mi çıkarılmıştır?
  • Kuram öğretmenlerin güçlük çekmeden anlayabileceği bir dilde mi sunulmuştur?
  • Öğrenmeyi etkileyeceği düşünülen faktörler/açılar (öğretmenler tarafından) rahatlıkla değiştirilebilir mi?
  • Kuramın öğrenme ve öğretme üzerinde doğrudan etkisi var mıdır (kendi koşullarınız içerisinde)?
  • Öneriler ne kadar gerçekçi ve uygulanabilir?
  • Kuram öğretme ile ilgili yeni fikirleri kıvılcımlandıracak mı?

Bir pedagoji kuramının sadece insanların nasıl öğrendiğini açıklaması yeterli değildir. Kuramın, öğrenmenin nitelik ve etkinliğinin nasıl artırılacağı üzerinde de açık ve net etkileri olması gerekir.’

Entwistle’in ölçütlerini ve kendi öğretme bilgi ve deneyiminizi kullanarak, aşağıdaki soruları yanıtlayınız ve yanıtlarınızı diğer okuyucuların yanıtlarıyla karşılaştırınız.

  1. En çok hangi öğrenme kuramını seviyorsunuz? Neden? Öğretmenlik yaptığınız alanı da belirtiniz.
  2. Tercih ettiğiniz öğretme şekli, bu kuramsal yaklaşımların herhangi biriyle eşleşiyor mu? Öğretirken yaptığınız ve bu kuramla uyumlu olan birkaç etkinlikten bahsediniz. Aklınıza bu kuramsal çerçeve içerisinde kullanabileceğiniz başka etkinlikler geliyor mu?
  3. Öğretirken farklı kuramları birleştirdiğiniz oluyor mu? Bazen davranışçı, bazen bilişsel gibi?.. Eğer birleştiriyorsanız, hangi durumlarda bir yaklaşımı diğerine tercih ediyorsunuz?
  4. Bu kuramlar, öğretmenlik uygulaması açısından ne kadar faydalıdır? Size göre anlaşılmaz akademik bir dille yazılmış kavramlar ya da işe yaramaz teoriler midir ya da zaten bilinen ve kabul edilen uygulamaların ‘etiketlenmesi’ midir yoksa nasıl öğretmeniz gerektiğine yönelik yol gösterici ilkeler midir?
  5. Sosyal medya gibi yeni dijital teknolojilerin bu kuramları nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz? Yeni teknolojiler bu kuramları ‘işe yaramaz’ hale mi getiriyor? Size göre bağlantıcılık kuramı diğer kuramların yerine mi geçecek yoksa öğretme ve öğrenmeye yeni bir bakış mı ortaya koyacak?

KAYNAKÇA

Entwistle, N. (2010) ‘Taking Stock: An Overview of Research Findings’ in Christensen Hughes, J. and Mighty, J. (eds.) Taking Stock: Research on Teaching and Learning in Higher Education Montreal and  Kingston: McGill-Queen’s University Press.

For more on the relationship between epistemologies, learning theories and methods of teaching, see:

Bates, T. (2015) Thinking about theory and practice, Open Learning and Distance Education Resources, July 29.

Lisans

 Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisans için ikon

Dijital Çağda Öğretim Copyright © by A.W. (Tony) Bates is licensed under a Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisans, except where otherwise noted.

Bu Kitabı Paylaş

Geri bildirim / Hatalar

Yorumlar kapalıdır.